SELASTROLOGY

31 Mart 2017 Cuma

JANE EYRE

Posted by seleng on Mart 31, 2017 in charlotte bronte, jane eyre,

Hello everyone! Today, I will tell about Jane Eyre. This book was my homework and I had read with this reason. Actually, I loved it but I can not remember for later. Anyway, I am start to describe. Have fun!

Jane Eyre was an orphan child who had to live with her uncle house. But life became so hard for her after his death. Because her aunt behave badly and she don’t like Jane Eyre. Reason of that Her husband loved Jane Eyre more than him own children. One day, Jane Eyre goes to another city for the school. This school is very bad and sometimes the students were dying for illness and bad conditions. Jane studied at this school for 4 years and she worked at this school for 2 years. Later, she left here and she started to working in the house. She was duenna in this house. She was interesting house’s girl who name is Adele. Jane and the owner of the house began to get closer. He was name Mr. Rochester. They decided to get married. The wedding day, Mr. Rochaster’s brother said Jane he was already married and his husband was patient in the penthouse. And then, Jane left there and she stayed on the street. She found a house and she comes inside. The living people in the house are Jane’s cousins. Jane will learn, later.

Jane’s uncle was very rich. He legated to Jane. Law found to Jane and he told Jane everything. Jane wanted to give hotchpot. Later, Jane’s cousin wanted to get married Jane. But Jane didn’t accept. Jane want Mr. Rochaster every time and she decided to married with him. Jane Eyre went to Mr. Rochaster’s house. But nobody didn’t hear. The house had fired. Jane Eyre learned that he was living in the forest. She found him. Mr. Roachaster don’t have one eye and one arm. She didn’t care about these. She still wanted to get married with him. Finally, they got married each other. They were happy until the end of their lifes.

Are you like this book? If you like it, can you say me? I love all of you. Goodbye!

7-13 Nisan 2017 Vizyona Girecek Filmler

Selam! Bu yazımda önümüzdeki hafta yani 7-13 Nisan tarihleri arasında vizyona girecek olan filmlerden size bahsedeceğim. Benim merakla beklediğim bir film var ki, eminim pek çoğunuz bu filme dair benimle aynı merakı taşıyor. Lafı fazla uzatmadan, hepinize iyi seyirler ve keyifli okumalar diliyorum!

1- Smurfs: The Lost Village (Şirinler 3: Kayıp Köy)

Çocukluğumuzun çizgi filmi olan Şirinleri, üçüncü kez beyaz perdede görmek mükemmel bir şey! Çünkü artık çocuk değiliz, fakat sinemada bu tür filmleri rahatlıkla izleyebiliyoruz. En azından benim için hala izlenebilir filmler arasında animasyonlar yer alıyor. Şirinler 3: Kayıp Köy'ün hikayesi; Şirine'nin kendilerine benzeyen yaratıklar görmesi ile başlıyor. Kayıp köy efsanesinin gerçekliğini bulmak için Şirine, yanına Sakar, Güçlü ve Gözlüklü şirini alarak Yasak Orman'a doğru yola çıkıyor. Ve olaylar burada başlıyor. Fragmandan da görüleceği gibi, Şirin Baba bu efsaneye inanmadığı için işler daha da karmaşıklaşıyor. Bence izlenmeli! Vizyon Tarihi; 7 Nisan 2017.

2- Koca Dünya

Reha Erdem filmleri seviyorsanız, bu filmi de seveceğinizi düşünüyorum. Tür olarak dram seçilmiş ve sonu sürpriz bir şekilde bitiyormuş. Yani, bitişi akıllarda kalıcı olacak zannımca. Filmin konusu; iki kardeş üzerine kurulmuş. Birbirlerini göremeyen ve birbirlerinden ayrı yerde yaşayan iki kardeşten, abinin kız kardeşini motorsikletle kaçırıp İstanbul'da bir ormanda verecekleri yaşam mücadelesi anlatılıyor. Hem yaşamaya çalışıp hem de para kazanmak için savaşacaklar. İzleyecek olanların yorumlarını büyük bir merakla bekliyorum! Vizyon tarihi; 7 Nisan 2017.

3- A United Kingdom (Aşkın Krallığı)

Hem dram hem de yaşanmış bir öyküden uyarlanmış olan senaryosu ile kesinlikle çok ses getirecek bir filme benzediğini düşünüyorum. Bu filmde, Botswana Krallığının ilk başkanı olan Seretse Khama ile Ruth Williams'ın gerçek yaşamları anlatılıyor. Yani bir siyahi ile bir beyazın nasıl bu denli büyük bir aşk yaşadığına hayran olacak ve içinizde bir nebzede olsa ırkçılık duygusu varsa bunu tamamen yitireceksiniz. Çiftin yaşadıkları, bir beyazı ülkelerinin başkanının yanında görmek istemeyen halk ve daha nice olaylar, 7 Nisan günü bizleri bekliyor olacak!

4- The Shack (Baraka)

Yine çok ilgi çekici ve türü anlamında net bir şekilde emin olamadığım filmden biri Baraka'da, çocukluk yıllarında çok kötü muameleler görerek büyümüş, fakat doğru adamı bularak evlenmiş ve 3 çocuğu ile çok güzel günler yaşamaya başlamış olan Mack Phillips'in öyküsü anlatılıyor. Bir gün, Mack ve ailesi kamp tatiline çıkıyorlar ve Mack'in en küçük kızı ortadan kayboluyor. Daha sonra inandığı ne varsa reddetmeye ve kendi kabuğuna çekilmeye başlayan Mack, tanımadığı birinden bilmediği bir yer için davet alıyor. Mack, daha önce hiç görmediği bu yerde olan barakaya girdiğinde çok farklı olaylar yaşamaya başlıyor. Açıkçası film sadece konusu itibari ile bile kendini çekiyor. İzlenilesi olduğunu düşünüyorum! Vizyon tarihi; 7 Nisan 2017.

5- Sümela'nın Şifresi 3: Cünyor Temel

Film hakkında bilgi sahibi değilim fakat filmde ilk iki filmde başrol oynayan karakterlerin çoğunun olmadığı yorumlarını okudum. Film insanları ne şekilde kendine çekecek bir fikrim yok. Konu olarak, Temel'in ölümü üzerine oğlu olan Cünyor Temel, babasının borçlarını üzerine alıyor ve hikaye burada başlıyor. Bunun dışında şehirde yapılması planlanan bir rezidansın engellenmek istemesi de yine Cünyor Temel ve arkadaşlarına kalacaktır. Vizyon tarihi; 7 Nisan 2017.

6- Bordo Bereliler Suriye

Film hakkında çok fazla bilgi olmamasının yanında, isminden de anlaşıldığı üzere Bordo Bereliler'in Çukurca baskını sonrasında telsizlerini kapatarak Suriye'ye girişini ve yaptıkları operasyonu anlatıyor. Bu tür filmler, Türk insanına destek veriyor mu bilinmez ama, izlemek isteyenlerin ve izleyenlerin film hakkında ki görüşlerini merak etmediğim değil. Vizyon tarihi; 7 Nisan 2017.

7- Satanic (Şeytani)

Korku ve gerilim filmleri sevenler için ortalama bir film diyebilirim. En azından fragmandan bu net bir şekilde anlaşılıyor. Filmin konusu, dört arkadaşın Coachella'da yapılacak olan bir festivale gitmek için yola çıkmasıyla başlıyor. Yol üstündeki Los Angelas'ta bulunan birçok suç ve cinayetlerin işlendiği yeri ziyaret etmek istiyorlar. Gece konaklamak istedikleri yeri de şeytani olayların yaşanmış olduğu bir otel olarak seçiyorlar. Daha sonra ise olaylar korkunçlaşmaya başlıyor. İzleyecek olanlara iyi seyirler diliyorum, fakat ben izlemeyi düşünmüyorum! Vizyon tarihi; 7 Nisan 2017!

8- The Fate of The Furious (Hızlı ve Öfkeli 8)

İşte listemin sonunda bulunan ve bence en assolist filmim! Bu filme kesinlikle gitmek istiyorum ve merakım gerçekten çok fazla! Benim gibi Vin Diesel hayranı iseniz, yine mükemmel bir filmin yapıldığına emin olabilirsiniz! Bu filmin konusu olarak mükemmel teknoloji seçilmiş ve yine olağanüstü efektler kullanılmış. Sadece fragmanı izleyerek bile o müthiş efektleri görebiliyorsunuz! Fazla bir şey söylemeyeceğim, kesinlikle bu film için IMAX salonlarını tercih edin, hatta DVD'si çıktığı anda da edinin! Vizyon tarihi; 13 Nisan 2017.

30 Mart 2017 Perşembe

İzlenilesi 5 Yabancı Dizi

Posted by seleng on Mart 30, 2017 in bilim kurgu, black mirror, gerilim, izlenesi 5 yabancı dizi, komedi, korku, misfits, narcos, the 100, the last man on earth, yabancı dizi,

Selam! Bu yazımda sizlere seveceğinizi düşündüğüm ve kendimin kesinlikle severek takip ettiği 5 yabancı diziyi anlatacağım. Her türden seçmeye çalıştım, dizileri. Umarım beğenir ve bir şans verirsiniz. Özellikle boş vakitlerinizi değerlendirmesi açısından yabancı dizi izlemenin önemini hepimiz biliyoruz. Bu nedenle de hızlı bir şekilde dizi seçebilmeniz için 5 ile listemi sınırladım. Hepinize iyi eğlenceler diliyoum. Listemde izlemiş olduğunuz ya da izlemeye başlayacak olduğunuz dizileri bana belirtirseniz çok sevinirim!

1- NARCOS

Kesinlikle izlediğim diziler arasında en en en iyi akışa sahip, oyunculukların bu kadar iyi olduğu, konunun asla sıkmadığı, şaşırtan, üzen, güldüren ve yer yer "hadi canım" dememe neden olmuş bir yapımdır. Pablo Escobar'ın hayatının anlatıldığı bu dizide, asla bir ağır ve zorlama bir ilerleme yok. Aksine her şey çok çabuk olup bitiyor. Spoile vermek istemem ama ben pek çok yerinde "niye bu kadar hızlı ilerleyip bitiriyorlar." bile dedim. Bir çoğunuzun izlediğine eminim. Ama izlemeyenler varsa ilk olarak bu diziye şans vermenizi isterim. Tür olarak gerilim ve biyografi diyebilirim. Ama bence herkese hitap edebilecek türleri içerisinde barındırıyor. Siz bir şans verin, o sizi çekiyor zaten. Bu arada yakın zamanda 3. sezonu da başlayacak. Ayrıca, Nusret Gökçe'nin de yeni sezonda dizide olacağı haberleri dönüyor etrafta, bilin istedim.

2- The Last Man on Earth

Ben şahsen komedi ve yabancı dizi ikilisine bu zamana kadar hiç şans tanımamıştım. Muhtemelen bu diziden sonrada tanımayacağım. Çünkü yabancı komedi dizileri bana hep yavan geliyor. Sanki onların espri anlayışı ile benim espri anlayışım tutmuyor gibi hissediyorum ve net şekilde gülemiyorum. Bu dizide ise gerçekten çok güldüm diyebilirim. Dizi genel anlamda komik. Olay komik, yaşananlar komik, adam komik. Adı üstünde "Dünyadaki Son Adam". Bir insanın koskaca dünyada tek başına neler yapabileceğini hiç düşündünüz mü? Bence bir düşünün ve gülmeye hazır olun. Şu an da dizinin 3.Sezonu devam ediyor, takip edilebilir bir dizi olduğunu düşünüyorum.

3- MISFITS

Tam bir gençlik dizisi! Kesinlikle bayıldığım ve sanırım takip edip sonuna kadar izlediğim, uğruna kendi internetimi bile harcadığım mükemmel dizi! Fantastik olaylar ile birleştirilen gençlik teması kesinlikle çok iyi işlenmiş ve diziye her duygu bir nebze katılmış. Gülüyorsunuz, üzülüyorsunuz, geriliyorsunuz, seviyorsunuz, nefret ediyorsunuz, şaşırıyorsunuz, ama sürekli yeni bölüm izlemek istiyorsunuz. Son bölüme gelene kadar izlemediğiniz bir bölüm olduğu için sevinin, zira dizi çoktan finalini yaptı. Dizi bittiğinde boşluğa düşeceğinizi söylememe gerek var mı?

4- THE 100
Bilim kurgu canavarları için biçilmiş kaftan! Eğer uzay temalı filmleri seviyorsanız kesinlikle bu dizi de hoşunuza gidecek ve takip listenizde yer alacaktır. The 100, hem gençlik hem de bilim kurguyu harmanlayan olayı bol ama mükemmel bir dizi. Belki yer yer anlamsızlığa düşebilirsiniz, ama diziyi asla yarım bırakmayın . İsteyenler için dizinin esinlendiği bir kitabı da mevcut, okuyabilirsiniz.

5- BLACK MIRROR

Bu listede nereye koyacağımı bilemediğim, beşinci olmayı hak etmeyen mükemmel ötesi bir dizi. Eğer korkmak istiyorsanız o niyetle, gerilmek istiyorsanız o niyetle izleyin bölümleri. Tüm bölümler birbirinden farklı, oyuncular farklı, senaryo farklı, kısacası her şey farklı! Sinema filmi tadında izlenen bu dizinin amacı teknolojinin zararlarını yaşanmış şekilde bizlere göstermek. Gerçekten anlatılanlar çok korkunç ve oldukça geriyor insanı. Kesinlikle ama kesinlikle bu dizinin bir bölüme şans verin. Pişman olmayacağınız gibi, izlemediğiniz için üzüleceksiniz!

God of War 2017

Posted by seleng on Mart 30, 2017 in atreus, god of war, god of war 2017, god of war ne zaman çıkacak, kratos, nors mitolojisi, yunan mitolojisi,

Selam! Bu yazımda sizlerle 2017 yılının sonlarına doğru çıkacak olan, milyonlarca takipçisi olan ve sabırsızlıkla oyunun çıkmasını bekleyen kişiler için God of War oyununu inceleyeceğim. Yine oyun hakkındaki tüm haberleri bu postta sizlere ulaştıracağım. Ayrıca, satın alabileceğiniz Online siteleri de yine buraya ekleyeceğim. Hepinize iyi okumalar diliyorum.

God of War 2017

Öncelikle God of War hakkında biraz bilgi vermekle başlamak istiyorum. God of War, Santa Monica Stüdyosunda geliştirilen bir oyun. Playstation 2 ve Playstation 3 döneminde herkesin severek oynadığı ve Playstation kullanımını da artırdığı ufak bir anektot bu oyuna dair. Oyundaki "Kratos" karakteri ile oyunun hayranları daha da çok arttı. Aksiyon- macera türünde akla gelen ilk oyunlardan God of War; Sony yayıncısı ile Playstation 4 için tekrar gündeme geldi. İlk üçleme sonucunda Yunan mitolojisine ara verilen oyunun yeni konsepti "Kuzey'de ki "Nors mitolojisi" yani "İskandinav Mitolojisi" olacak. Çıkacak olan yeni oyun, tamamen yenilenmiş mekanikleri ile kendini ilk kez "E3 2016" oyun tanıtım platformunda gözüktü ve herkesin sabırsızlıkla satışa çıkmasını beklediği bir oyun oldu.

Oyundaki yenilikler;
- Kratos karakteri tekrar ana karakter olarak dönüyor ve bu sefer "Atreus" adındaki oğlu da oyuna eklendi. Sanırım oyun hakkında en çok merak edilen karakterlerden biri de bu olacak.

- Atreus hakkında bir başka bilgi; Kratos oğlu için akıl hocalığı görevi görecek ve koruyuculuk ünvanını üstlenecek. Bundan sonra yıllarca öfkesine hakim olmayı öğrenmeye çalışacaktır. Bu arada Kratos'un sakallarının uzadığını ve yaşlandığını da bu oyunda göreceğiz.

- Oyun kronolojik olarak sekizinci olacağı gibi, 3. Savaş Tanrısı'nın da devamı niteliğinde olacak.

- God of War çıkış tarihi olarak internette 2017'nin son ayları şeklinde dolaştığını da belirtebilirim.

- Oyunun müziklerini "The Walking Dead" oyununun da müziklerini yapan "Bear McCreary" üstlendi.

- Çıkacak olan yeni oyunda artık oyuncuya daha çok hakimiyet verileceğini de yayınlanan demodan anlamış oluyoruz.

Bu arada demoyu izlemeyenler varsa https://www.playstation.com/en-us/games/god-of-war-ps4/ adresinden izleyebilir.

Oyuna dair hazırlanmış birkaç fotoğraf ise şöyle;

Okuduğunuz için teşekkür ederim. Bu yazı, oyun hakkında yeni bilgiler çıktıkça güncellenecektir.

29 Mart 2017 Çarşamba

Nisan Ayı Etkinlikleri -1 Nisan 2017-

Posted by seleng on Mart 29, 2017 in 1 nisan etkinlikleri, ekmek yapımı, istanbul etkinlikleri, masterpiece heykel, mfö, nisan etkinlikleri, şebnem ferah,

Selam! Mart ayının son günleri ile birlikte artık bahar aylarına tamamen giriş yapacağımızı umarak sizlere Nisan ayı etkinliklerinden bahsetmek istiyorum. Bu ay gerçekten etkinlik anlamında da festival, sinema ve tiyatro anlamında da çok verimli bir ay olacak. Diyeceğim o ki evde oturmak yerine, hazır sınavlar da bitmişken biraz sosyalleşelim. Beğendiğiniz etkinlikler olursa, muhakkak katılacağınızı düşünürseniz ve gerçekten de katılım sağlarsanız benimle katıldığınız etkinlikle alakalı bir fotoğraf paylaşır mısınız? Hem instagram hesabımda hem de burada göndereceğiniz fotoğrafları severek paylaşacağımı unutmayın! Şimdiden hepinize iyi eğlenceler diliyorum!

1 Nisan 2017 Şebnem Ferah Ve MFÖ Konseri İle Başlıyor!

Daha önce de pek çok Rock sanatçısı ve grubunu ağırlayan Monster Energy Presents: Rock Off serisine Şebnem Ferah ve MFÖ ile devam ediyor. Bu isimleri seven kişilerin kaçırmaması ve Nisan ayı için kendine bir iyilik yapması gerektiğine inandığım bir etkinlik olacak. Biletlere biletix.com adresinden ulaşabilirsiniz.

Program Detayları; 16.00'da kapı açılıyor. Evrencan Gündüz ve Yavuzcan Çetin saat 18.00'da sahne alıyor. Sonrasında ise ilk olarak saat 21.00'da Şebnem Ferah, saat 22.30'da ise MFÖ sahneye çıkıyor!

1 Nisan 2017 Kuzey Haliç Kasımpaşa- Hasköy- Sütlüce- Kağıthane

Mitoloji sevenler ve İstanbul mitolojisini merak edenler için mükemmel bir etkinlik yine Nisan ayında başlıyor.

Program Detayları; Buluşma yeri Taksim The Marmara'nın önü olarak saat sabah 9 şeklinde belirlenmiş. Şöyle de bir güzergah çizilmiş; Lohusa Hatun Türbesi, Cezayirli Hasan Paşa Kışlası (Dışardan),Bahriye Nezareti Binası (Dışardan), Cezayirli Hasan Paşa Çeşmesi, Camii Kebir, Mimar Sinan Piyale Paşa Camii, Aynalı Kavak Kasrı, Aya Paraskevi Rum Ortodoks Kilisesi, Rahmi Koç Sanayi Müzesi, Hasköy Yahudi Sinagogları (Dışardan), Humbaracı Kışlası (Dışardan), Mihrişah Sultan Camii, Sadabad Cami, Bilgi Üniversitesi Kampüsü. Son olarak turun fiyatı da 175 TL şeklinde ve bu fiyata dahil olan hizmetler; uzman rehberlik hizmeti, çay ve poğaça, rehber kulaklık sistemi, öğle yemeği, ulaşım, bahşiş, bağış ve kitapçık...

1 Nisan 2017 Ekmek Yapımı

Hiç kendi ekmeğinizi yapmak istediniz mi? Dışarıdaki ekmeklerin çok zararlı maddeler içerdiğini artık hepimiz gayet iyi biliyoruz. Bu yüzden de MEB onaylı pek çok kurs kişilere kendi ekmeğini yapabilme fırsatı tanıyor. Bu etkinlikte de bence çok eğlenecek ve kendi ekmeğinizin lezzetine sonuna kadar varacaksınız.

Program Detayları; Saat 12.00 ile 16.00 arasında devam edecek olan programın uygulama yeri,
Uluslararası Servis ve Lezzet Akademisi şeklinde belirlenmiş. Buranın açık adresini merak edenler için ise, Avni Dilligil Sok. No:12 MECİDİYEKÖY / İstanbul olarak belirtmiş olayım. Programın ücreti, 130 TL.

1 Nisan 2017 Masterpiece Heykel- Suratlar

Bence 1 Nisan'da yapılabilecek en eğlenceli aktivitelerden biri de bu olacak. Burada kesinlikle çok eğlenecek ve yaptıklarınıza çok şaşıracaksınız. Her şeyden önce siz bir sanatçı olacaksınız ve yaptığınız heykel sizin eseriniz olacak. İstanbul'da yaşayanlar için bu etkinliğin merkezi Galata olacak. Bilet fiyatı ise 90 TL. Buradan size çok fotoğraf çıkar, ayrıca çalan müziklerin de çok güzel olduğunu duydum benden söylemesi!

Program Detayları; Saat 13.30 itibari ile Masterpiece Galata'da etkinlik başlıyor. Bilet fiyatı 90 TL. İhtiyacınız olan tüm malzemeler de Masterpiece tarafından karşılanıyor.

1 Nisan 2017 Galatasaray- Fenerbahçe Basketbol Maçı

Cumartesi gününüzü değerlendirmek için bir başka güzel aktivite de Galatasaray- Fenerbahçe Kadınlar Basketbol maçına katılmak olacaktır.

Program Detayları; Maç, saat 15.30'da Abdi İpekçi Arena Stadı'nda oynanacaktır. Bilet fiyatları 10 TL ile 250 TL arasında değişiklik göstermektedir. Biletlere biletix.com adresinden ulaşabilirsiniz.

Bu yazı 31 Mart 2017 tarihine kadar güncellenecektir.

24 Mart 2017 Cuma

Türkiye'de Antidepresan Kullanımı

Posted by seleng on Mart 24, 2017 in antidepresan ilaçlar nelerdir, antidepresan ilaçların yan etkileri, antidepresan kullanımı, antidepresanla alkol kullanılır mı,

Selam! Bugün benimde daha önce ne yazık ki kullanmak durumunda kaldığım ilaçlar hakkında sizleri bilgilendirmeye çalışmak için yazıyorum. Başlıktan anlaşılacağı gibi ilacın türü "antidepresan". Belli bir yaşa gelmiş -ki bu yaşın 13 olduğunu düşünüyorum- herkesin bu ilaçla alakalı ya bir deneyimi ya da bir duyumu olmuştur. Net bir şekilde ilaçların bilindiğinden eminim, kısaca.

İlaçlar yurtdışında da kullanılıyor ve Türkiye'de olan kullanım oranından daha yüksek olduğu da kesinlikle ortada. Bunu anlamamızın yolu elbette herhangi bir bağlama dayanmıyor. Sadece antidepresan ilaç kullanmanın normalleştirilmeye çalışılması, beni rahatsız ediyor.

Türkiye'de antidepresan ilaçlar neden kullanılıyor? Neden bu ilaçları kullanan insanların rahatsızlıkları tekrar gündeme geliyor?

Öncelikle ben de dahil olmak üzere ne yazık ki, iyileştiğimizi düşünerek ilaçları kullanmayı reddediyoruz. Bu aşamaya gelmeden ilaçları kullanmayı reddedenler ve en başından beri içmeyenlerde var tabii ki. Dizilerden ve fimlerden gördüğümüz ilaçları çöpe atma mantığı herkes için geçerli yani. Benim antidepresan kullanma sebebim anksiyete idi. Günümüz hastalığı diyebileceğimiz kadar normal duruyor sanırım. Yalnız, yaşayanı gerçekten zorladığı ve ne yazık ki antidepresan kullanmadan rahatlamanın pek yolu olmadığı bir rahatsızlıktan bahsediyorum. Tam olarak belirtileri, nefes alamama ve aşırı şekilde daralma olarak gözüktü bende. Toplu taşıma araçlarında -özellikle metrobüs- dayanamayarak sürekli araçtan indiğim günleri hatırlıyorum. Yani kapalı alan bir yana insanların dip dibe olması nefes almamı engelliyor gibi hissediyordum. Gözüm kararıyordu, bayılacak gibi oluyordum. Anksiyete yaşayanların pek çoğu bu belirtileri gösteriyor zaten. Yalnız söylemeliyim ki, bu belirtileri yaşayan herkes "Evet, bende anksiyete var!" dememeli. Çünkü nefes problemi sadece psikolojik tabanlı olmayadabilir. Psikiyatriye görünmek bunun en çözücü ilk adımı olacaktır.

Nefes planlaması diye bir şey duydunuz mu bilmiyorum. Ama benim yaşadığım tam olarak buydu. Nefesimi kontrol altına almaya çalışarak yaşamaya devam etmek istiyordum. İstemekten öte, beynim bunu benim iradem dışında kontrol altına almak için sürekli bana hatırlatıyordu. Biliyorsunuz ki, nefes alma eylemi bizim irademiz dışında olur. Yani nefes almanız gerektiğini düşünmezsiniz hiçbir zaman. Nefes alırsınız ve verirsiniz, sonra tekrar alır tekrar verirsiniz. Bu otomatiğe bağlanmış ve ölene kadar devam edecek bir döngüdür. İşte ben tam bu anlamda nefesimi kendim idare etmeliymişim gibi odaklanma yaşıyor ve derin nefes almaya çalışıyordum. Elimde değildi, bundan vazgeçemiyordum. Dayanamayacak gibi olduğumda psikiyatriye başvurdum. Unutmadan söylemeliyim ki ben bu rahatsızlığı yaşadığımda sınava hazırlanıyordum. Psikolojik anlamda bitirici bir sınavdı bence.

Doktor bana, yaşım ve bilgilerim gereği oksijenin hiçbir zaman tükenmeyeceğini ve ben anlamasam bile odadaki oksijenin kapı deliğinden de olsa değişeceğini böylece nefes darlığı çekmemin mantıksal bir anlamı olmadığı anlattı. Bu tamamen strese dayalı bir rahatsızlık olduğu için kontrol altına alınması gereken daha önemli şeylerde vardı. Çünkü ben mesela aklıma gelmeyecek konulardan doktoruma rahatsızlığım hakkında bilgiler veriyordum. Örneğin, evde tek başıma kalmaktan çok korktuğumu anlattığımda kesinlikle strese dayalı bir şeyler yaşadığımı ve bunun aslında içimde hep var olduğunu öğrendim. Yani kapılar tümüyle kitli olsa dahi sürekli eve birisi girecek korkusu 22 yaşında akıl sağlığı yerinde olan bir kız için fazla komik görünüyordu. Akıl sağlığımdan kimsenin şüphesi yoktu elbette. Bahsettiğim gibi, içimde hep var olan bir stresin ileriye dönük ortaya çıkma şekillerinden biriydi bu sadece.

İlaç kullanmaya başladım. İlacın bana yetersiz olduğunu hissediyordum sürekli. Uyku düzenim çok iyi değildi. En azından istediğim şekilde değildi. Doktorum bir sonraki ay için ilacın dozunu yükseltti ve bu şekilde süreç devam etti. İyileştiğime kanaat getirildiğinde ise ilacı bu sefer dozunu azaltarak bırakmam istendi ve ben tedaviyi bu şekilde tamamladım.

Kendi psikolojik sorunum bu şekildeydi ve belki psikolojik sıkıntıların en hafifi benim sorunumdu. Çünkü antidepresan ilaçlar kullanmak basite indirgenecek bir durum değildir. Herkes kullanabilir diye bir şey yoktur ve bence herkes kullanmamalıdır. Gerçekten iyi doktorların, kişilerin psikolojik problemlerini farklı yollarla halledebilmelerine olanak tanımasını isterdim. Tabii böyle bir şey için çok daha fazla zaman ve çok daha geniş kapsamlı düşünebilen doktorlar gerekli.

Şimdi gelelim, Türkiye'de antidepresan kullanımının niçin arttığına. En önemli sebep şudur ki, tedavi bitmeden kullanılmayı bırakılmış ilaçlar. Eğer bu şekilde kişi kendi kafasına göre ilaç kullanmayı bırakırsa, belki bunun bir sorun yarattığını hemen fark etmeyecek ama aylar ya da yıllar sonra büyük bir pişmanlık olarak geri dönecektir. Yani, hastalık ilerleyebilir, ya da farklı bir şekilde kişiye geri dönebilir. Bu nedenle ne olursa olsun ilaç doktorun izni dışında bırakılmamalıdır.

Antidepresan kullanımının en yaygın nedenlerinden biri de kuşkusuz depresyondur. Bugün bebeklerin dahi depresyon sürecine girdiğini görebilmekteyiz.

Türkiye'nin insanın psikolojisini bozabilecek çok fazla unsuru içinde barındırması da antidepresan kullanmak için yeterli diye düşünüyorum. Bu maddeye katılımın yüksek olacağı kanaatindeyim.

Esas rahatsızlıklar dışında, sadece keyfi anlamda antidepresan ilaçlar almak da oldukça sakıncalıdır. Vücudunuzun ve gelecek nesilleriniz için bırakacağınız genetiğinizi bu şekilde bozabilir ya da tahrip edebilirsiniz. Unutmayın ki, psikolojik rahatsızlıkların çoğu genetik yoluyla bir sonraki nesillere aktarılabilir.

Antidepresan kullananların dikkat etmesi gerektiği şeyleri sıralayacak olursak;

- Antidepresan ilaç kullanırken alkol tüketilmesi en sakıncalı maddelerden biridir. Kişiyi zehirleyebilir. Hatta daha kötü durumlara sokabilir.

- Kesinlikle bir psikiyatri onayı olmadan sadece kulaktan dolma bilgilerle antidepresan kullanımı olmaz. Eczaneler bu tür ilaçların çoğunu reçetesiz satmazlar. Keşke tüm antidepresanlar için bu durum geçerli olsa...

- Antidepresan ilaçlar kullanılmaya başlandığı ilk günlerde baş ağrısı yapabilir. Bunlar geçicidir.

- Antidepresan ilaçlar kadınların regl sürelerinde değişiklik yapmazlar. Regli ertelemez ya da öne çekmezler.

- Aile hekimleri antidepresan ilaçlar yazamazlar.

- Antidepresan ilaçlar, deneme yanılma yoluyla doğru ilaca ve doğru doza ulaştırırlar. Bu nedenle ilaçlar bünyede farklı etkiler yapıyor diye ilacı bırakmak doğru değildir.

- Pek çok antidepresan ilaç etkisini çok sonradan göstermeye başlar. Yine bu nedenle doktora "Bu ilaç bir işe yaramıyor!" diyerek gitmek yanlış olacaktır. Zaman ve sabır psikolojik hastalıkların en önemli ilacıdır.

- Antidepresan aniden bırakılırsa geri dönüşü belki aylar belki yıllar sonra tekrar ortaya çıkar. Unutulmasın ki, kandan temizlenen antidepresan sonucunda sizde eski günlerinize dönebilirsiniz. Tabii, tamamen iyileşmemiş ve ilaçları yeterince kullanmamışsanız.

- Antidepresan doz artırımı yan etkileri mümkün değildir. Çünkü uzun süredir kullanılan bir ilacın dozu da bir anda yükseltilmez. Yani normal zamanda alınan doz alınır ve artırılan dozun yarısı ile başlanır. Daha sonra istenilen doza yükseltilir.

- Antidepresan ilaçlar kullanıldığında kilo yapabilir. Bazı ilaçların ekstra kilo aldırmama gibi özel etkileri de bulunur. Fakat genel olarak keyfe göre bırakılan antidepresan ilaçların olumsuz yan etkileri olarak kilo almak kalabilir.

- Antidepresan ilaçların neredeyse hepsi cinsel yaşama zarar vermektedir. Genel olarak cinsel isteksizlik antidepresan kullanan insanların hepsinde görülür.

- Antidepresan doz aşımında muhakkak doktora başvurmak gerekir.

Antidepresan kullanımı oldukça önemlidir ve dikkatli olmayı gerektirir. Bu nedenle öncelikle kendi kendimizin takipçisi olmalı ve ilacı kullandığımız gibi beynimizle de sorunlarımızı çözmeliyiz. Bu şekilde tedavinin daha kısa süreceğini unutmayın. Bu konudaki deneyimlere dayanarak bana sormak istediğiniz sorular olursa seve seve yanıtlayacağım. Hepinize sağlıklı günler.

19 Mart 2017 Pazar

Gönüllü Ablalık Konusunda İşlenen Prosedürler

Posted by seleng on Mart 19, 2017 in çocuk esirgeme kurumları, çocuk esirgeme kurumlarında gönüllü ablalık, gönüllü ablalık, öğrenim birimleri, tegv,

Selam! Uzun zamandır aldığım maillerin pek çoğu çocuk esirgeme kurumlarında ve gönüllü ablalık konularında prosedürlerin nasıl işlediği ile alakalıydı. Bende toplu bir cevap olmasına adına bu yazıyı hazırlamak ve sizleri bilgilendirmek istedim.

Öncelikle mükemmel geri dönüşleriniz için çok teşekkür ederim. Okudukça mutluluktan havalara uçuyorum! Bunun yanında dikkatimi çeken bir durum daha var ki söylemezsem olmaz; "18 yaşında değilim ama ablalık yapmak istiyorum mümkün mü?" diye çok soru alıyorum. İnanın nasıl seviniyorum gelecek nesilin böyle duyarlı olmasına anlatamam!

Şimdi lafı çok dolandırmadan neler yapmanız gerektiğini adım adım anlatarak yazıma devam etmek istiyorum. Umarım bilgilendirici ve yardımcı olabilirim.

- İlk olarak direkt bir çocuk esirgeme kurumuna gidebileceğiniz gibi, bir vakfın çocuk esirgeme bölümünde gönüllü ablalık başvurusunda bulunabilirsiniz. Bu ne demek?

Çocuk esirgeme kurumları düşündüğünüzden de çok çeşitli ve her durumda olduğu gibi bu kurumlarda özel ve devlet olarak ayrılabiliyor. Yani elbette ki burada zengin ya da fakir ayrımı yapılmıyor. Sadece okuma çağına gelmiş çocukların sınavlara girerek vakfın okulunda dolayısı ile de yurdunda kalmaya hak kazanması anlamına geliyor. İş bu şekilde ilerlediğinde de vakıflarda gönüllülük durumu biraz daha farklı bir hal alıyor. Nasıl?

Genellikle vakıflar gönüllü ablalığın yanında, sponsorlar, bağışçılar ve eğitmenler de arıyor. Bu şekilde işleyen bir prosedürlerinin olduğunu söyleyebilirim. Üniversite mezunu olup yeterliliği olanlar bu anlamda küçük kardeşlerimize yardımcı olabilirler.

Devlet kurumlarında ise gönüllü ablalık yapmak daha kolay. Çünkü sizden istenen tek şey onlara ablalık yapmanız. Zaten sizden ne hediye ne de başka bir talepte bulunmuyorlar. Ama maddi anlamda destek olmak isterseniz kurumun hesabına bağışta bulunabiliyorsunuz. Daha halka açık bir prosedür işledikleri için de burada gönüllülük sırası biraz yavaş ilerliyor. Yani uzun süreler bekleyebiliyorsunuz.

Unutmadan en çok sorulan sorulardan biri olan yaş kriterine de değinmek istiyorum. Maalesef 18 yaş zorunluluğu pek çok kurumda geçerli olan bir prosedür. Bu nedenle gitmek istediğiniz kurumların bu tür detaylarını araştırmanız da çok faydalı olacaktır.

Özel kurumlardan birini ve benim bu kurumla olan maceralarımı anlatarak durumu örneklendirmek istiyorum.

Ben kısa bir zaman önce gönüllülük yaşamıma devam etmek istediğime karar verdim. Bunun için de TEGV vakfına bir gönüllülük başvurusunda bulundum. İnternet üzerinden yapabildiğiniz gönüllülük başvurusunda seçtiğiniz bir kurum oluyor. Bu kurumdan hem ilk toplantınız hem de tanışmanız için bir organizasyon maili alıyorsunuz. Genellikle seçtiğiniz kurumun etkinlik takvimine göre hareket ediliyor. Ayrıca bu toplantıyı sadece tanışma organizasyonu sanmayın. Bu toplantı aslında sizin gönüllülük hareketinizi şekillendirecek bir toplantı aynı zamanda. Yani burada belli bir eğitim alıyorsunuz. Düzenli olarak da bu toplantılara katılmanız gerekiyor. Esasen yaşantınızın müsait olmasını istiyorlar. Çünkü yoğun bir gönüllülük hareketi var artık. Çocukların üzülme ya da mutsuz olma lükslerinin olmadıklarını iyi bildikleri için titiz davranıyorlar gönüllü ablaları seçerken. Bu arada size toplantı maili geldikten sonra yani siz bu maili görür görmez hemen cevaplamaya çalışın. 2 gün sonra katılacağınızı belirttiğinizde iş çoktan geçmiş olabiliyor. Dediğim gibi gerçekten gönüllülük hareketi çok yaygın ve gönüllü olabilmek bile artık daha zor. Sizlere şimdiden mükemmel bir hayat diliyorum. Her şey kardeşlerimiz için!

Son olarak İstanbul'da var olan TEGV kurumlarını ve adreslerini de eklemek istiyorum.

Ferit Aysan Eğitim Parkı - Osmaniye Mah. Bakırköy Spor Köyü, Bakırköy Adliye Yanı. OSMANİYE/BAKIRKÖY

Sema ve Aydın Doğan Eğitim Parkı- Kızılelma Cad. Sırrıpaşa Sok. Eski Pazaryeri. FINDIKZADE

İstanbul Beykoz Öğrenim Birimi- Orta Çeşme Sağlık Ocağı Binası Kat:3 BEYKOZ

İstanbul İpek Kıraç Öğrenim Birimi- İPEK KIRAÇ ÖĞRENİM BİRİMİ SADRİ ALIŞIK CAD. GÖKSU MAH. NO.27 ANADOLUHİSARI BEYKOZ

İstanbul Semiha Şakir Öğrenim Birimi- Köprübaşı Cad. Ergenekon Sok. NO:5/A ATALAR-KARTAL

İstanbul Yeniköy Öğrenim Birimi- Cumhuriyet Mah. Ladik Sok. NO: 22 D:4 Tarabya Üstü - Sarıyer

İstanbul Zeyrek Öğrenim Birimi- Sinanağa Mah. İbadethane Sk. NO:23 ZEYREK

Nahum Ailesi Ateşböceği Gezici Öğrenim Birimi- BÜYÜKŞEHİR İLKOKULU Adres : Büyükşehir Mah.Hüseyin Yıldız sok.No:4 Beylikdüzü/İstanbul

Rotary 1 Ateşböceği Gezici Öğrenim Birimi- Ali Nihat Tarlan İlkokulu Esatpaşa Mah. Ziya Gökalp Cad. No:9 Ataşehir/İstanbul

~~Rotary 2 Ateşböceği Gezici Öğrenim Birimi-~~ BAĞCILAR CUMHURİYET İLKOKULU İNÖNÜ MAH. HOCA AHMET YESEVİ CAD 26/1 A SOK. NO:3 BAĞCILAR / İSTANBUL

12 Mart 2017 Pazar

İMÜ İstanbul Medeniyet Üniversitesi

Posted by seleng on Mart 12, 2017 in imü, istanbul aydın üniversitesi, istanbul medeniyet üniversitesi, medeniyet üniversitesi, medeniyet üniversitesi hazırlık eğitimi,

Herkese selam!

Bugün yazacağım konuyu gerçekten uzunca bir vakit düşündüm. Sonunda okulumun eğitimi hakkında yazmaya karar verdim. Aslında, okuduğum okulların eğitimi desem daha doğru olabilir çünkü bu anlamda gerçekten işinize yarayacak çok fazla bilgimin olduğunu sanıyorum. Öncelikle ben İstanbul Aydın Üniversitesi Foreign Trade, yani ingilizce dış ticaret, bölümü mezunuyum. Bölümüm 2+1 yani hazırlık eğitimi ile beraber toplamda 3 yıllık bir bölümdü.

Lise eğitimim boyunca hep "Radyo Televizyon ve Sinema ve Görsel İletişim Tasarımı" bölümlerine meraklıydım. Hep bu bölümler için çalıştım. Sınav sonucum geldiğinde çok sınırlardaydım ve devlet üniversitesine zaten puanım yetmiyordu. İstanbul Aydın Üniversitesinin %75 burslu bölümlerine ise geçen yıla göre puanım yetiyordu. Neyse, tercih zamanları geldi. Ben en başa istediğim bölüm hangi okulda varsa hepsini burslu olarak yazdım. Tercih süresinin bitmesine bir iki gün kala da en altlara iki yıllık bölümler ekledim. İşimi şansa bırakmamak adına tabii.

Tercihleri hiç unutmuyorum, gecenin bir yarısı açıklamışlardı. Sonucumu zar zor öğrenebilmiştim. İstanbul Aydın Üniversitesi- İngilizce Dış Ticaret yazısını görünce hiç sevinmedim. Hiç mutlu olmadım. Hatta gerçekten baya üzüldüm. Çünkü, düşünsenize istediğiniz bölümle uzaktan yakından alakası bile yok. Neyse, kayıt vakti geldi gittik kayıt oldum. Hazırlık başladı, sonra okul bitti. Sırada Dikey Geçiş Sınavı vardı. Çünkü iki yıllık önlisans mezunu olarak iş hayatına giriş yapmak istemiyordum. Sınava mezun olduğum yıl çok çalışamadım. Yine sadece İstanbul istediğim için, tutturamadım da haliyle. Bu arada Dikey Geçiş sınavına 2 yıl hazırlanmış biri olarak da tecrübelerim oldukça fazla. Tam böyle sınav dönemlerindeyken yazılarımı biraz da bu alanda şekillendirmek istiyorum.

Sınavı kazanamadığım yıl bir sonraki sene için tekrar çalışmam gerektiğine karar verdim. Yani, neyse olmadı açık öğretimden devam edeyim demedim hiçbir zaman. Tekrar çalıştım, bu sefer dershaneye kayıt oldum. Gel zaman git zaman sınav vakti geldi, sınav ertelendi, tekrar sınav vakti geldi. Girdim sınava çıktığımda emin değildim. Sınavım nasıl geçti bilmiyordum yani. Sonra epey zaman geçti. Herkesin okulu başladı. Bizim daha sonuçlar bile açıklanmamıştı. Puanlar, sınav sonuçları açıklanmadan önce yayınlandı. Garip işler döndü. Ben daha sonuç sayfamı görmeden Medeniyet Üniversitesinde İktisat bölümünü kazandığımı öğrendim. Sonra sonuçlar açıklandı. Gidip kaydımı oldum. Bu arada tercih listesinde bölümün türkçe olduğunu bilerek ve isteyerek okulu tercih ettim. Hem daha kısa zamanda bitecekti okul, hem de yapacağım iş hakkında anlayarak bilgi sahibi olup o şekilde mezun olabilecektim. Neyse okula kayıt için gittiğimde bölümün %30 ingilizce olduğunu ve hazırlık okumak zorunda olduğumu öğrendim. Gerçekten yıkıcı bir darbeydi. Ona da tamam dedim ve taa Kartal- Cevizli yerleşkesindeki hazırlık eğitimine başladım. Bu arada hazırlık binasının burada olduğunu bilmeyenler hala vardır, eminim ki. Seneye okulun hazırlık binası Tuzla- Orhanlı'ya taşınacakmış. Bilinçli tercihler yapmakta fayda var diye düşünüyorum.

Şimdi, esas meselem şu ki; okulun hazırlık eğitimi hakkında bilgi vermek istiyorum. Okuldaki hocalar bana yardımcı olmaya çalışmadı desem yalan söylerim. Çünkü gerçekten yardımcılar. Bir kere yaşları çok büyük değil, sizi anlıyorlar. Benim genel olarak problemim okul yönetimi ile ilgiliydi. Çünkü ben zaten ingilizce bölüm okumuşum. Bir sene de kaybetmişim. E bir de hazırlık okuyarak bir senem daha gidiyor. Seneye vaktinde tamamlayamazsam ne olacak?

Merak edenler varsa, okulu kazanırsanız 3. sınıftan başlatıyor. Alttan ders alabilirsiniz belki ama 2 yılda tamamlama şansınız var. Hadi 2 buçuk yılda diyelim.

Ben Aydın Üniversitesinde ingilizce eğitimde kendime bir taban hazırlamasaydım, yani hocalar bunu sağlamasaydı; bugün gerçekten çok zorlanabilirdim. Bir kere bu hazırlığın kitaplarını sevmiyorum. Sınav şeklini sevmiyorum.

Unutmadan, hazırlık okuyacak öğrenciler; okulun zorunlu tuttuğu orijinal kitap alma durumu var. Almazsanız kitap kodları ile Online verilecek olan ödevlere erişiminiz olmuyor. Dolayısı ile de oradan puan alamıyorsunuz. Eğer korsan kitap alırsanız da denetleme olduğunda fark edilirse ceza alabilme olasılığınız varmış. Hatta hapis cezası filan demişlerdi bir ara, belirteyim.

Bu okuldan hiç mi memnun değilsin diye soracak olursanız, memnunum ama çoğu zaman memnun değilim. Yalan değil bu okulu sevmiyorum. Ama mezun olmak için çabalayacağım elbette.

Dikey Geçişliler olarak hepimizin her zaman her anlamda şansı çok zor. Ben iktisat okuyacağım ama aranızda mühendis, mimar, avukat olmak isteyenler var bu yolla. Benden size tavsiye gerçekten iki yıllık kazandıysanız ve hedefiniz bu bölüm değilse gitmeyin. Tekrar hazırlanın. Benim sadece şu ana kadar 3 senem gitti. Daha gidecek mi belli değil. Yaşıtlarım son sınıfta okurken ben anlamsız şekilde hazırlık okuyup sonra 3. sınıfa geçeceğim. Belki de benim mücadelem böyle olmalıydı. Bilemiyorum. Merak ettikleriniz varsa, yanıtlamaya hazırım. İster yorumla ister maille sorularınızı gönderebilirsiniz. Hoşça kalın.

Son olarak, arkadaşlar İstanbul Medeniyet Üniversitesi 2010 yılında kurulmuş bir devlet üniversitesidir. Özel okul değildir.

11 Mart 2017 Cumartesi

İHH İnsani Yardım Vakfı

Posted by seleng on Mart 11, 2017 in açlık, gazze, gönüllülük, İHH, insani yardım vakfı, oradaydım, susuzluk,

Herkese selam!

Son birkaç zamandır metro duvarlarında bulunan reklamlarda İHH'yi yani İnsani Yardım Vakfı'nı fark ettim. Çeşitli yardımlarda bulunan kişilerin yaşadıkları olayların kısa özetlerini paylaşmışlar. Bence dikkat çekme konusunda başarıya da ulaşmışlar. Zira her gün yeni başlayacak dizilerin, ayakkabı reklamların görsellerini görmekten artık gına geldi ki bende yeni bir şey göründe üstelik bu yeni bir şey bir görselden ziyada metin olunca hemen diğerlerinden ayırıverdim. Esas konum şu ki, bloğumu açtığımda amacım çocuk esirgeme kurumlarındaki çocuklara yardım edebilmek, onlara hiçbir şey veremesem de ablalığımı vermekti. Bir nebze de olsa ben başarıya ulaştım. Bu yolda benimle ilerlemek isteyenlere de elimden geldiğince yardımcı olmaya çalıştım. Maillerine dönemediğim kişilerde oldu elbette. ( bu durumdan gerçekten mutsuzum, herkese ulaşmayı gerçekten çok isterdim.)

Şimdi sizlere İnsani Yardım Vakfı'nı araştırdığım kadarı ile anlatmak istiyorum. Umarım bu konuda da desteklerinizi esirgemez ve o güzel kalplerinizin varlığını bana gösterirsiniz. Çünkü sizlerle beraber bu yollarda ilerlemekten çok mutlu oluyorum.

İnsani Yardım Vakfı, yaşam gayelerimden biri olan felsefe ile kendini sitesinde tanıtmış. Hiçbir şekilde din, dil,ırk, bölge, mezhep gibi ayrımlara girmeden önce insan kavramını benimsemiş bir kurum İHH. 5 kıtada, 135 ülkede de varlığını sürdürüyor yaklaşık 1995 yılından beri. Esas başlangıç zamanları, iyi insanların 1992 yılında başlayan Bosna Savaşı'na kayıtsız kalmamaları ile başlamış bir mücadeleye dayanıyor. Tamamen gönüllü insanların girişimiyle başlamış. Amacı, savaşlar, açlıklar, hastalıklar, doğal afetler ve işgaller sonucu mağdur konuma düşmüş herkese yardım edebilmek. Bu amaçta mülteci olarak adlandırılan kişileri de asla unutmamışlar. Ayrıca söylemeliyim ki, İHH Türkiye merkezli ilk sivil toplum kuruluşuymuş.

Bu sıralar gündemlerinde; Yemen, Suriye, Filistin, Gazze, Mavi Marmara, su sorunu, katarakt artışı ve yetimler var. Gerçekten mükemmel işler yapılıyor ve acı ki bu tür yardımlardan pek çoğumuz habersiz bir şekilde yaşamaya devam ediyoruz. Bu yardımları başlatan, ulaştıran, dağıtan ve üstlenen en alt tabakadan en üst tabakaya kadar hiç kimse gelen bağışların kuruşuna dokunmuyor. Yani bir vakıf görevi görmektense, ele geçen 10 TL'yi dahi ihtiyacı olan kişiye bizzat ulaştırıyorlar.

Şimdi sizlere gönüllülük kapsamını ve nasıl bağış yapılabileceğinden de bahsederek yazımı sonlandıracağım. Buraya kadar okuyan güzel insanlara minnettarım.

Eğer kariyer anlamında yoğunlaşmak isterseniz, sitenin insan kaynakları sekmesinde bir özgeçmiş oluşturmanız için linkler bulunuyor. Yine de şuraya tıklayarak direkt yönlendirmemi sağlayabilirsiniz.

Gönüllülük kapsamında değerlendirilmek isterseniz de, direkt olarak sitenin en altında yer alan "Gönüllü Ol" sekmesine tıklayabilirsiniz. Yine, buradan ulaşabilmeniz için linki koyuyorum.

Bağışta bulunmak isteyenler için ise vakıfın hesap numaralarına ulaşabileceğiniz sayfayı da buraya ekliyorum.

Güzel insanlar, çocuklara dokunan iyiliğimiz kadar yardımlarımıza muhtaç olan aklınızın alamayacağı sayıda insan var. Biliyorum, şartlar kötü yaşadığımız hayat aslında yaşanacak gibi değil. Ama eğer bu yazıyı okuyabiliyorsanız gerçekten yaşıyor olduğunuzun farkına varmalısınız. Tek derdimizin iyilik olduğu yaşanabilir günlere...

4 Mart 2017 Cumartesi

Game of Thrones Season 1

Posted by seleng on Mart 04, 2017 in game of thrones, game of thrones cast, game of thrones season 1, game of thrones season 2, game of thrones season 3, game of thrones season 7,

Hello guys! How are you? I hope you are wonderfull and I am.

Nowadays, I can not watch Game of Thrones, but I want to talk about from season 1 and season 2. Firstly, Tv series don't start like other Tv series. When the first minute of the Tv series, you can really be affected. Because, there is a message from other episodes. I won't tell you this message. You have to see.

Also, in first season you can hear ''Winter is coming." This sentence can be interesting but Winter is never coming in first season. Actually I was in 3 season and winter didn't still come. Anyway, I know Tv series is like by you and I am sure. You are following. Now, it started season 7. I don't know when I can come.

My favorite characters are still Khaleesi and Tyrion Lannister. You can understand from there. These characters has still in season 3. I am sorry. Is this a spoiler? Anyway, Finalize of Season 3, I don't believe it. Because I don't think so. I am sorry it couldn't be that. I won't say anything about the finalize of Game of Thrones season 1, 2 and 3. But, we can talk about these episodes. And take care yourself. Goodbye!

Game of Thrones Baby!

Posted by seleng on Mart 04, 2017 in arya stark, catelyn tully, Daenerys Targaryen, game of thrones, got, jaime lannister, joffrey baratheon, jon snow, khaleesi, ned stark, sansa stark, tyrion lannister,

Hello guys! Today, I want to talk about Game of Thrones. Firstly, I am live in Turkey and of course, here is not like America. For example, tv series is not same time with foreign country. Because, language of Game of Thrones is English and most of Turkish people can't understand this language. In this situtation, tv serious's need to transtlate. Anyway, I am beginning to tell.

Now, Game of Thrones began in 2011. Tv series also is a book. Writer of book is George R. R. Martin. And also, Game of Thrones is name of first book. It has been shotting in North Ireland, Malta, Croatia, Iceland and Morocco, These countries are just places and there is a studio in Belfast for this tv series. It is only available on the Internet. It is not showing in Turkish channels.

Cast of Game of Thrones; Sean Bean, Peter Dinklage, Mark Addy, Lena Headey, Emilia Clarke, Kit Harington, Michelle Fairley, Nikolaj Coster-Waldau, Charles Dance, Richard Madden, Sophie Turner, Maisie Williams, Isaac Hempstead- Wright, Art Parkinson, Alfie Allen, Jack Gleeson, Dean Charles- Chapman, Stephen Dillane, Gethin Anthony, Carice van Houten, Liam Cunningham, Aiden Gillan and the last one Conleth Hill.

Actually, ı have just started. Now, ı am in season 3 and episode 4. Winter didn't come yet. But chapters are excellent. I really like it.

My favorite caracters; Emilia Clarke (Khaleesi) and Peter Dinklage ( Tyrion Lannister).

And finally, ı will continue to following. I am sure, it will be great future chapters. By the way friends, Winter is coming! Goodbyeé! Take care of yourself.

Paranormal Olaylar

Posted by seleng on Mart 04, 2017 in paranormal olaylar, paranormal videolar,

Selam! Şöyle ki birkaç haftadır izlediğim paranormal olay videoları var. Hepsi Türk yapımı, yani Türk youtuber'ların Türkiye'de gidip çektikleri ve yaşadıkları olaylar. Etkilenmiyorum desem, Allah beni çarpar. O yüzden açıkça söylüyorum ki etkileniyorum. Bazı videoların kurgu olduğu aşırı belli oluyor ki onlara gülmek için bakıyorum. Ama bazıları var ki, "kurgu?, "nerede?", "bu video mu kurgu?", "yok canım" oluyorum. Sonra da daha fazla izleyesim geliyor. Daha bir karışıyorum.

Sizler izlemeye korkanlardan mısınız, yoksa izlemeye bayılanlardan mısınız bilemiyorum. Ama bu videoların youtube'da gideri de geliri de çok büyük, eminim. Birkaç youtuber hakikaten bu işin hakkını veriyor. İsim vermeyeceğim, sonra "Yok benim adımı ne karıştırıyorsun, senin fikrinse içinde tut, sanane!" filan derler. Bazıları nefretlik videolar çekiyor. Yani çocuklar için çekilmiş korku filmi gibiler. Ne demek bu?

Çocuklar korkar, gece uyuyamaz belki ama, şöyle bir akıl olgunluğuna erişmiş kişiler bu videoları izler de "Pehh!" derler. O demek.

Şimdi, "Ne bu konu?" diyenler için de maksatıma geçelim.

Youtuber olmak istemeyen yoktur sanırım. Ben de çok isterim. Fakat bir şeyler yapmak ya da olmak istiyorsam her zaman farklısını yapmaya çalışırım. Benim şuan için farklı bir youtuber olmamı sağlayacak farklı fikirlerim yok. Bugün video çeksem kendi kendime imha edilirim. Bu nedenle, Türk halkını eleştirmek istiyorum. Tamam, bir şeyler yapmak istemek çok çok güzel. Meyve veren ağaçta taşlanır. Ama, neden Türk insanı evrenselleşirken 100 kişiyle sınırlı kalıyor? Çünkü 100 farklı kategorinin ilkleri hep öncü oluyor ve sonrakiler taklitten öte gidemiyor. Yani, sözüm o ki; paranormal bir video çekmek için bu videolarla tanınmış kişilerin gittiği yerlere gideceğinize şöyle "vaov" diyebileceğimiz bir yere gidin. Öncü olun. Yanlış anlaşılmasın, "Sen git kolaysa." diyenler için ben gitsem zaten öyle vaovluk yerlere giderim. Ama gidemiyorum. Oturduğum yerden konuşmak elbette ki kolay. Yalnız sen zaten gidiyorsun ve video çekiyorsun. Ben sana sadece fikir veriyorum ve farklı bir yere git. Seni de izleyelim diyorum. Neyse.

Sevgiler!

Procsin AcneMin Sebum Cleansing Gel

Posted by seleng on Mart 04, 2017 in PROCSIN AcneMin Sebum Cleansing Gel,

Selam! Bu aydan itibaren her ay düzenli olarak seçeceğim bir favori ürünü sizlere anlatacağım. Ocak ayı için seçtiğim favori ürünüm; Procsin markasının yüz temizleme jeli oldu.

Ben bu üründen gerçekten memnunum. Öncelikle cilt tipimden ve cildimin özelliklerinden bahsedeyim. Benim cildim karma olarak adlandırılıyor. Sivilce izlerim ve siyah nokta problemlerim oluyor. Bu nedenle aldığım bu ürünün cildime iyi geleceğini düşündüm. Belli bir süre düzenli olarak kullandım. Gözlemlemelerin bu sırada başladı. Yani ürünün cildinizi iyileştirip iyileştirmediğini anlamanız için düzenli bir şekilde kullanmanız şart. Bir süre sonra uzun zamandır görmediğiniz bir arkadaşınızdan, "Cildin ne güzel olmuş." şeklinde yorumlar alabilirsiniz ve bu şekilde anlayabilirsiniz. :)

PROCSIN AcneMin Sebum Cleansing Gel adlı bu çok sevgili ürünümüzün fiyatı indirimde iken 35-40 TL arasındaydı. Yani aşırı pahalı bir ürün değil. Kokusu muhteşem, söylemeden geçemeyeceğim. Cildinize sürüp yıkadıktan sonra verdiği o his de gerçekten başarılı. Ben genelde gece uyumadan önce uyguluyorum ve yüzümü yıkayıp uyuyorum. Sabaha kadar etkilerini göstermiş oluyor :) Dediğim gibi en azından 2 günde bir uygulamak önemli. Kesinlikle faydalı olacağını düşünüyorum. Eğer, cilt problemleriniz aşırıysa ne derece etki edeceğini bilemiyorum bu yüzden sadece hafif derecede sorunu olan kişilere kesinlikle hitap edeceğini söyleyebiliyorum.

Not: Makyaj yapmadan önce yüzünüzü bu jelle yıkarsanız on numara bir cildi makyaja hazırlamış olacaksınız :)

Baş Ağrısı Nedenleri, Tedavi Yöntemleri

Posted by seleng on Mart 04, 2017 in b vitamini eksikliği baş ağrısı yapar mı?, baş ağrısı, baş ağrısı sebepleri, baş ağrısına iyi gelen bitki çayları, baş ağrısına iyi gelen müzikler, baş ağrısına masaj,

Selam! Bu aralar başım katlanılamaz derecede ağrıyor. Geceleri uyumakta güçlük çekiyorum, bazen uyuyamıyorum bile! Sebebini bilemiyorum ve açıkçası artık korkmaya başladım. Neden olabilir diye düşününce yaşadığım stres geliyor aklıma ama herkesin yaşadığı stres benim neden başımı ağrıtacak kadar etkili diye de düşünüyorum. Birçok ağrı kesici içiyorum ve artık ilaçlarda fayda etmiyor. Bir ara vücudumda B vitamininin eksik olduğunu öğrenmiştim, bu yüzden mi baş ağrısı çekiyorum acaba? Diyorsanız, doğru yerdesiniz. Çünkü bugün sizlerle baş ağrısının nedenlerini ve bir nebze olsun kurtulma yöntemlerini konuşacağız. Elbette ki, sizleri buraya getiren baş ağrınızın esas nedenini ve esas kurtulma yollarını uzman bir doktora danışmanız daha faydalı olacaktır. Burada paylaşılanlar sadece genel olarak toplanmış bilgi birikimlerinden ibarettir.

Baş ağrısının nedenleri nelerdir?
- Ağır stres altında olmak, bu stres kim ne derse desin herkes için farklıdır. Herkesin kafasındaki hayat mücadelesi farklıdır ve kimse bir diğerinin stresini azımsayamaz. Eğer gerçekten başınızın yaşadığınız stres nedeni ile ağrıdığını düşünüyorsanız, öncelikle bu stresten kurtulmaya çalışmanız gerekmektedir.
- Uzun süredir yaşadığınız bir yerden farklı bir şehre ya da ülkeye gittiyseniz, başınızın ağrıması çok olasıdır. Bunun nedeni yaşadığınız yerdeki basınç oranı, oksijen oranı ve havanın sıcaklığı ya da soğukluğu ile yakından ilgilidir. Yaptığınız son ziyaretleri gözden geçirebilirsiniz.
- Başınızın tek bir tarafının ağrıdığını hissediyorsanız, ciddi nedenler neticesinde bu ağrıyı yaşıyor olabilirsiniz. Bunun için tek taraflı ağrılar her zaman korkulması gereken ağrılar sınıfında yer alır. Ayrıca, başınız ağrırken; kolunuza ya da ellerinize herhangi bir uyuşukluk yarattığını düşünüyorsanız bunun da ciddi bir sonuç neticesinde oluşmuş olabileceğini unutmayın.
- Herhangi bir kan tahlili sonucunda B vitamini eksikliği probleminiz baş göstermişse ve doktorunuz B vitamin eksikliğiniz hakkında herhangi bir dönütte bulunmamışsa, eksiklik seviyeniz yükselmiş olabilir. Genel olarak gün içerisinde yorgunluk, bitkinlik hissi, aşırı susama ve en önemlisi aşırı üşüme ile kendini gösterir B vitamini. Tedavisi basittir. Kan iğneleri ya da ilaçlarla kolay bir şekilde baş ağrılarınız sonlandırılabilir.
- Baş ağrılarının bir diğer sebebi ise migrenlerdir. Migren ağrısı tüm baş ağrılarından en yoğun olanıdır. Kişiler karanlık ve sessiz ortamda uyumak isterler. Tüm ışık yansımaları ya da gelen sesler kişileri rahatsız etmekle kalmaz, çıldıracakmış hissi verir. Düzenli olarak kullanılması gereken ilaçlar olabilir, doktora görünmekte fayda vardır.
- Son olarak baş ağrılarının nedeni, tümörler olabilir. Bu konu tamamen uzman doktorların teşhisini koyabileceği bir rahatsızlıktır ve emar gibi pek çok tetkik sonucunda ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle her ne olursa olsun, gelip geçici baş ağrıları dahil tüm ağrılar için doktora danışmak doğru olacaktır.

Baş ağrısına iyi gelen bitki çayları nelerdir?
Öncelikle baş ağrıları beynin ufak bir yorgunluğu neticesinde ortaya çıkmışsa, çeşitli bitki çayları ağrıyı dindirmek için yeterli olabilir. Bu bitki çaylar; ıhlamur, papatya çayı, lavanta çayı, zencefil çayı, yeşil çaydır.

Baş ağrısına masaj iyi gelir mi?
- Gelmez mi? Masaj, bir vücudun belli aralıklarla ihtiyaç duyduğu yegane terapidir. Masaj yaptırmak vücudun rahatlamasına ve gerginliğin alınmasına yardımcı olur. Profesyonel bir masaj yerine, basit hareketler kullanılarak bir arkadaşınızın başınızı ovmasını rica edebilirsiniz..

Baş ağrısı için kullanılan tedavi yöntemleri nelerdir?
- Bu sorunun cevabını bitki çayları, masaj önerisi ve ağrıya iyi gelecek müzikler dışında veremiyorum. Çünkü, her baş ağrısının sebebi aynı olmadığından kullanılacak tedavi yöntemi de aynı olmayacaktır. Yalnız, küçük bir dipnot sunabilirim ki, tam bir kontrolden geçmek istediğinizi doktorunuza iletin. Bu tam kontrol nedir? - Emar, check-up, tahliller ve röntgenlerdir. Tetkiklerin sonucunda başınızın ağrıma sebebini de öğrenmiş olacaksınız.

Baş ağrısına iyi gelen müzikler?
Herkesin müzik zevki farklıdır. Bu nedenle benim önerilerimi ciddi bir öneri olarak dikkate almaktansa, bir şans vermek için dinlemenizi tavsiye ediyorum. Ziraa, gerçekten rahatlamak ve baş ağrılarınızın dinmesini istiyorsanız kimyasal bir şeylerin vücudunuza girmesi gerekiyor olabilir. Bu müzikler sadece, günün yorgunluğunu atmak ve sizi biraz olsun rahatlatmak için önerilmiştir.

Manuş Baba- Evlerinin Önü Yonca
Kaan Boşnak- Yorgunum ve Ağrılar
Adele- Hello
Ed Sheeran- Castle On The Hıll

Bunların dışında önerileriniz varsa yorum bırakın, yoksa ve önerilerimi de beğenmediyseniz, Youtube'a baş ağrısına iyi gelen melodiler yazın ve kendinizi melodilerin tedavi edici etkisine bırakın. Hepimize sağlıklı günler. ♥♥

İşsizim, İş Bulmalıyım!

Posted by seleng on Mart 04, 2017 in

Selam! Uzun zamandır içinde bulunduğum iş arama ve bulamama maceralarımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Ben bir metin yazarıyım. Neredeyse her konuda bir içeriğim mevcut. Fakat bu içeriklerin hiçbiri bana ait olmuyor. Yani, ben içerikleri yazıp teslim ederek telif hakkımı da devretmiş oluyor ve bu sayede de para kazanmış oluyorum. Önermiyorum, denemeyin. Çünkü birkaç yetkili ve profesyonel kurum dışında bu işi sakız parasına yaptıranlara uymanızı istemiyorum. Bu işe ilk başladığımda, "yazar" olmanın büyüsü gözümü kör etmiş olacak ki, kazandığım para binler basamağına ulaşmış olmalıyken, yüzler basamağına aşırı zor yaklaşıyordu. Şuan ki bilincim bu işe ilk başladığımda olsaydı, tabii bir de piyasayı az buçuk tanıyor olsaydım tutumlarım aşırı farkı olabilirdi. Belki daha fazla kazanabilirdim.

Pek çok metin yazarı bu işi freelance olduğu için tercih etmek istiyor ve bu durum aşırı hoşlarına gidiyor olabilir. Yalnız, bu işi yaparken muhattap olduğunuz kişileri bilmediğiniz, hatta görmediğiniz için iş sonunda kesin kazancınız olmuyor. Yani detaylı açıklamam gerekirse, vicdanlı iş verenlere denk gelmeniz piyasa açısından aşırı zor. İnsanlar yazıları istedikleri zaman teslim alıp, emeğinizin karşılığını yalvarta yalvarta almanızı sağlayabiliyor. Yalvarışlarınızın sonunda para alabildiyseniz gene aşırı şanslısınız. Bu işin sonunda sizi engelleyen bir işveren whatsapp'ı ile de karşılaşabilirsiniz!

Diyeceğim o ki, profesyonel içerik ajansları dışında sakız parasına yazı yazdırmak isteyen kişilere itibar etmeyin. Bırakın o paraya kendileri yazsınlar. Ayrıca, sakız parasına sizden aldıkları emeklerinizin sonucunda o insanlar frambuazlı 2 katlı pasta parası kazanıyorlar. Bunu da unutmayın...

Ve gelelim iş arama maceralarıma. İş arıyorum! Türkiye ekonomisinin kötü olması sanırım en çok beni etkiledi. Bundan birkaç ay önce iş aramazken aldığım mülakat için aramaları şuan mumla arıyorum da, bulamıyorum. Türkiye'de iş bulmak bu kadar zor olmamalı ki, aradığım işler mağazacılık üzerine; gerisini siz düşünün.

Buradan iş verenler için de kısa bir CV oluşturayım. 1994 doğumlu, İktisat bölümü öğrencisiyim. Okulumu bitirmem için daha 2 senem var ve bu nedenle kısa süreli bir iş aramıyorum. Mağazacılık sektöründe tecrübem var. Kapımda kuyruk olmuş, bana mail atmak için çıldıran ve "Onlar da seni bekliyordu zaten, bir de CV koymuş." diyen okurların tepkilerine maruz bıraktıracak olan ilanım için iletişim adresim; selengnydn1@gmail.com

Sevgiler!

29 Haziran 2016 Çarşamba

GÖNÜLLÜ ABLALIK, KADIN DAYANIŞMASI

Posted by seleng on Haziran 29, 2016 in gönüllü abilik, gönüllü ablalık, kadın dayanışması, kadına şiddet, özgür kadın olabilmek,

Herkese merhabalar…

Şu anda 2013 yılında atmış olduğum bir postla hayatımın nasıl değiştiğini sizlere anlatmak için 2016 yılındaki ilk postumu heyecanla hazırlıyorum.

Öncelikle, o kadar çok olumlu geri bildirim ileten ve ekibimize katılmak isteyen kişiler ulaştı ki gerçekten hiç beklemediğim kadar bir yoğunlukla karşılaştım. Maillerin hepsine teker teker cevap vermeye çalıştım ama birçoğuna yetişemedim ne yazık ki… İnanın hepinize ulaşabilmeyi çok isterdim! Hepinizle sohbet edebilmeyi, hepinizle çocuklar üzerine planlar ve ziyaretler gerçekleştirmeyi…

Bundan sonra daha sağlam bir şekilde yolumuzda ilerleyeceğimizi düşünüyorum, çünkü gönüllü ablalığın ne demek olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Ulaştığımız onlarca çocuğun ablası olmak, onların gözlerine bakabilmek, ellerinden tutup 10 dakika oyunlar oynamak bu yoldaki her şeye bedeldi.

Çok sıra bekledik. Gönüllü abla olmak kolay değildi, vazgeçmedik. Belirli gün ve saatler dışında içeri alınmadık. Birçok yetkiliyle görüşme sağladık, fakat bu yoldan dönmeyi hiç düşünmedik.

Bu yüzden bir “gönüllü abla” olabildik.

Gönüllü ablalık adına mail atmış iseniz tekrarlamanızı, atmadı iseniz ulaşmanızı içtenlikle bekliyorum.

Mailim, selengnydn1@gmail.com . Tüm soru, görüş ve gönüllü abla olma isteklerinize açığım, yılmadan cevaplandırmak için de bekliyor olacağım.

Bugün hayatımı değiştiren postumun üzerinden 3 yıl geçmiş ve benim fikirlerimin gram değişmemiş oluşu, hala yardım etme isteği ile çırpınıyor oluşum beni inanın çok mutlu ediyor. Bu yüzden de sizlere bahsetmek istediğim bir diğer özel konu ile yazıma devam ediyorum…

“Kadın”. Her gün gerek evimizin içinde, gerekse dışarlarda gördüğümüz hemcinslerim. Bir kadın olarak bu ülkede yaşayabildiğim, ölmeden geçirebildiğim, eski sevgilimin onu reddettiğim için boynuma bıçağı dayamadan uyuyabildiğim, kocamın yaptığım yemeği beğenmediği için beni başkalarına satmaya çalışmadan nefes alabildiğim her gün için kendimi şanslı saymaktan çok sıkıldım. Umarım siz de sıkılmışsınızdır ve bu durum için “dur” demek isteyenlerdensinizdir.

Artık “kadın dayanışması” vakti… Artık şiddet gördüğünüz için susmama ve harekete geçme vakti… Artık sevgilinizin, birine baktığınızı düşündüğü için size vurması ve özür dilemesini kabul etmeme vakti…

Bu ülkede hala yaşayabiliyorsak ve bir şekilde önümüze sürekli engeller koyulmaya devam ediliyorsa, bizden istenen susmamaktadır. Bu konuda verebilecek en iyi örnek “Çilem Karabulut” olacaktır. Susmadı ve ölmek istedi. O aslında kimseyi öldürmedi, çocuğunun annesinin yaşamasını sağladı. Size şiddet görüyorsanız gidip sevgililerinizi, eşlerinizi öldürün demiyorum. Ama şiddet görüp susuyorsanız, bir şeylere katlanmak zorunda olduğunuzu düşünüyorsanız yanıldığınızı söylüyorum. Ben ve benim gibiler sizlere yardım etmek gerekirse evlerimizi sığınmanız adına açmak için buradayız.

Öncelikle eğer şiddet görüyorsanız, polisi aramaktan şikayette bulunmaktan veya eşinizin şikayette bulunduğunuzu öğrenmesinden korkuyorsanız yapmanız gerekenler;

- Asla şiddete katlanmayın ve ağlamayın.

- Telefonunuza her zaman acil durumda aranacak kişiler listesi ekleyin ve bu listeye kocanızı ilk sıraya yerleştirmeyin.

- Bu listeyi kullanmanız gerektiğinde tereddüt etmeyin, numarayı çevirin ve karşınızdakinin sesleri duyması için bağırın.

- Fakat bu sırada telefonunuza ulaşma ihtimalinizin düşük olduğu ortada, telefonunuzu alıp kendinizi tuvalete ya da başka bir odaya kilitlemeniz can güvenliğiniz için size zaman kazandıracaktır.

- Kim olursa olsun size şiddet uyguladıktan sonra özür dileyip af bekliyorsa, ona karşı tahammülünüzün kalmadığını kararlı bir şekilde gösterin. Bugün sadece tokat atanın yarın gırtlağınıza bıçak dayamayacağını hiçbir zaman bilemezsiniz. Devir garanti devridir ve canınızı garanti altına almak sizin görevinizdir maalesef.

Şiddetin küçüğü veya büyüğü, katlanılabilirliği ya da katlanılamazlığı asla yoktur. Şiddete katlanmak çocuğunuz var ise çocuğunuzun geleceğini olumsuz yönde etkileyecek yegane nedendir ve düşündüğünüz gibi her şey çocuğunuz için değildir. Sizin hayatta olmanız çocuğunuzun ruh sağlığı açısından daha önemlidir ve her zaman önemli olacaktır.

Bu arada, evlendiğiniz adamın “mükemmel” olduğunu da hiçbir zaman düşünmeyin. Hiçbir kadın onlara göre mükemmel değil çünkü, unutmayın.

Yaptığınız yemeğin tuzu fazla kaçtı diye kimse size sesini dahi yükseltemez. Eğer yemeğin tuz oranını beğenmiyorsa; kendisi o yemeği daha iyi yapacaktı demek, yapsın o zaman.

Eski sevgiliniz, yeni sevgiliniz ile olan beraberliğinizi kabullenmeyip onu aldatmışsınız gibi davranıyorsa; ailenize bu durumu söylemekten utanmayın. Onlar sizin aklınıza gelmeyecek pek çok yöntemle eski sevgilinizi sizden uzaklaştırmak için çabalayacaklardır, hatta polise şikayette dahi bulunmak isteyerek belki de hayatınızı kurtaracaklardır.

Uzun lafı kısası postumun amacı özetlenecek olursa şudur;

Gönüllü abla ya da gönüllü abi olmak isteyen herkes çekinmeden bana ulaşsın.

Şiddet gören kadınlar ve şiddet gören kadınlara yardım etmek isteyenler; yakınları, akrabaları, komşuları, anneleri, ablaları, kardeşleri şiddet gören kişiler çekinmeyin. Ulaşın… Siz çare bulamıyorsanız biz bulalım. Canınızı güven altında tutmak bu ülkedeki herkesin öldürülen kadınlara borcudur. Mail atın, iletişime geçin.

Psikologlar, avukatlar, manevi yardımda bulunmak isteyenler; sözüm size!

Mail atın, iletişime geçin. Yardıma ihtiyacı olan herkesle sizleri birebir buluşturalım.

İnsanlığın ölmediğini gösterin, buna ihtiyacımız var.

Mail atın, iletişime geçin;

Selengnydn1@gmail.com

Bir sonraki postumu yakın bir zamanda ekleme sözü vererek, yazımı bitiriyorum. Hepiniz hoşça kalın, mutlu kalın. Unutmayın; daha özgür kadınlar olmamız için sadece birbirimiz varız!

20 Mayıs 2014 Salı

Posted by seleng on Mayıs 20, 2014 in

Herkese merhaba :)
Wattpad'de hikaye yazıyorum. İlgilenenler olursa okuyup bana fikir vermesini çok isterim. Teşekkür ederim :)

http://www.wattpad.com/story/15378437-fisilti

16 Eylül 2013 Pazartesi

DOĞAL MAKYAJ İÇİN GEREKEN 6 MALZEME

Posted by seleng on Eylül 16, 2013 in

Herkese merhaba upuuuuzuuuun bir aradan sonra tekrar yazmaya başlıyorum çok mutluyum :) Kaç gündür ne yazsam,ne paylaşsam diye düşünürken elimdeki kısıtlı malzemeleri değerlendirip benim yaptığım günlük abartısı olmayan ama bence hoş gösteren bir makyaj için kullandıklarımı sıralayayım dedim. Bunlar benim gün içerisinde en çok kullandıklarım,en sevdiklerim. Ayrıca benim beklentimi kat kat karşılayıp gayet yeterli gelen ürünlerdir kendileri :) Haydi başlayalım.

Öncelikle yüzümü hem nemlendirmek, hem renk vermek, hemde çok kapatıcılık beklemeden yüzeysel olarak kapatan benim açımdan parasını haketmeyen bir heves aldığım, pişmanlık değil ama o fiyata daha iyi ürünler alabileceğimi bildiğim Balm shelter'i yüzüme sürüyorum :)

Daha sonra kapatıcımı uygun yerlere sürüp yüzümü daha nötrlaştırıyorum.(Nötrlaştırmak kendimce bulduğum bir tabir benimce anlamı yüzümü pürüzsüz göstermek :) )

Kapatıcı olarak şuan stick foundation kullanıyorum golden rose 04 numara.

Tabiki sabitlemek için hemen pudramı uyguluyorum :)

-Pudram essence-soft beige 02 seviyorum,kullanışlı,uygun,yeterli :)

Belkide benim için olmazsa olmaz bayıldığım öldüğüm bittiğim tek şey Bronzer.Her markanın bana uygun olan her rengini almak istiyorum bu aşk bambaşka :)

Bendeki yine golden rose numarası 192.Dibini gördüğüme bakmayın bana epeeeyce uzun bir süre yetti :)

Benim için yüzüme uyguladığım işlemlerim bitti geriye sadece gözlerim ve dudaklarım kaldı :)

Gözlerim için Flormar'ın beceriksizler için çıkardığı ıslak olmayan sürmesi kolay gibi gözüken aslında pek zor olmayıp el alışkanlığınıza bağlı olarak güzel sürülebilen rengi müthiş olan eyeliner'ını kullanıyorum :)

-Gördüğünüz gibi tutması sürmesi kolay gibi değil mi? :)

Ve son olarak rujumu sürüp bu basit makyajı bitiriyorum :)

Rujum The balm-Mai Billsbepaid.

Makyajımız bu kadardı peki ben makyajımı nasıl çıkarıyorum ? :)
http://selengnydn.blogspot.com/2013/07/lorael-makyaj-temizleyicisi.html

http://selengnydn.blogspot.com/2013/07/diadermine-temizleyici-su.html

Okuduğunuz için teşekkürler, yakında yeni bir post ile görüşmek üzere kendinize iyi bakın :)