AŞK101
Selam,
Yazdığıma inanamıyorum. Tekrar yazmaya başlamak inanılmaz güzel. Yüzümdeki gülümsemeyi fark ettiğim an anladım ki ben yazmaya devam etmeliymişim. Teşekkür ederim, kendime ve yazmam için ısrar eden herkese :)
Bugün bir çırpıda izleyip bitirdiğim Netflix'in yeni Türk dizisi "AŞK101"i yazacağım. Bence Türkler dijitalde, televizyona oranla mükemmel işler başarıyorlar. Televizyondaki hiçbir dizinin sonunu getiremedim bu zamana kadar. Beni hep baydı o uzun bakışmalar, anlamsız melodiler... Hissiz bir şekilde verilmeye çalışılan mesajlar ve tabii ki tüm o banel konular...
AŞK101, öyle değildi. Etkilendim. Lise yıllarım aklıma geldi. Lise hayatı müthiş eğlenceli geçmiş biri olarak biraz duygulandım ve o zaman ne yaptıysam "iyi ki yapmışım" dedim. Dizi o kadar güzeldi ki...
Karakterleri ayrı ayrı çok sevdim ve aşırı samimi buldum. Yaşanan olayları, karşı konulamaz hisleri öyle güzel anlatmışlardı ki... Gözüm kapalı kefilim bu diziye, müthişti.
Hiç spoiler vermeyeceğim ama (VERDİ), müzikler enfesti! Ef-sa-ney-di! Kullanılan her şarkı sahneye o kadar uymuş ki, sanki o şarkı için çekilmiş sahneler gibiydi. Bayıldım! Bunları yazarken de o şarkılardan dinliyorum, güzel gidiyor...
En çok hangi karakteri sevdiğimi düşündüğümde cevabım, Eda oluyor. Kime gönlümü kaptırırdım diye düşündüğümde de sadece Sinan geliyor aklıma. Ama dizide Eda ve Sinan'ın aşk yaşaması imkansızdı ve dizideki aşklar baya iyiydi.
En sevmediğim oyuncu Tuba Ünsal'dı. Hiçbir şekilde Eda'nın gelecekteki hali olduğuna inanamadım. Eda'nın verdiği enerjinin yüzde biri bile yoktu. Bade İşçil'in ise Işık olduğunu direkt anladım. Işık'ın sakinliğini, duygusallığını çok net bir şekilde yakalamıştı Bade İşçil, bence.
Burcu-Kemal aşkı ise beni etkileyen, izlerken keyif veren diğer aşk hikayesiydi. Her kızın eminim ki "Burcu" dönemi olmuştur. Ama Kemal gibi gerçekten yürek çarptıracak aşkı her kız yaşamış mıdır, ondan emin değilim. Kalp çarptıran aşkı hepimizin yaşamasını dilerim, gerçekten.
Eda-Kerem aşkı, iki aykırı insanın bir araya gelince nasıl sakinleştiğini nasıl güzelleştiğini gösterdiği bir aşktı. Eda'nın gelgit halleri beni hiç rahatsız etmedi, aksine bence her kız aşkı yakalayınca "her şeyin fazla" olmasından korkar.
Işık-Sinan aşkı... Saf kız Işık, umutsuz ama güçlü durmaya çalışan Sinan birlikteliğiydi. Işık'ın Sinan'a olan aşkı Sinan'ın kalbini canlandırmış ve hayata döndürmüş gibiydi. Ne olursa olsun herkes, hayatının "Sinan" dönemini yaşamıştır. Acı ki böyle...
Ve canım Osman... Her an fındık yiyerek düşünmesi, arkadaşlarına ikram etmesi ve hep hazır bulundurması inanılmaz eğlenceliydi. Yalnız kalmasının sebebini bilmiyorum ama kendini ne kendine ne de seyirciye yalnız hissettirmedi. Bence Osman baya güzel hazırlanmış bir karakterdi.
Olaylar, mekanlar, karakterler, hikayeler, aşklar hepsi çok güzeldi. Neden koptuklarını, kopmak zorunda kaldıklarını aşırı merak ediyorum. Umarım cevaplar için çok fazla bekletmezler. Umarım o yalı yıkılmaz ve umarım kapının ardındakiler Sinan, Kerem ve Osman olur!
"Bir şansımız olmalı..."
"Seni düşünüyorum, iyi geliyor..."
Hoşçakalın...
xoxo
Yazdığıma inanamıyorum. Tekrar yazmaya başlamak inanılmaz güzel. Yüzümdeki gülümsemeyi fark ettiğim an anladım ki ben yazmaya devam etmeliymişim. Teşekkür ederim, kendime ve yazmam için ısrar eden herkese :)
Bugün bir çırpıda izleyip bitirdiğim Netflix'in yeni Türk dizisi "AŞK101"i yazacağım. Bence Türkler dijitalde, televizyona oranla mükemmel işler başarıyorlar. Televizyondaki hiçbir dizinin sonunu getiremedim bu zamana kadar. Beni hep baydı o uzun bakışmalar, anlamsız melodiler... Hissiz bir şekilde verilmeye çalışılan mesajlar ve tabii ki tüm o banel konular...
AŞK101, öyle değildi. Etkilendim. Lise yıllarım aklıma geldi. Lise hayatı müthiş eğlenceli geçmiş biri olarak biraz duygulandım ve o zaman ne yaptıysam "iyi ki yapmışım" dedim. Dizi o kadar güzeldi ki...
Karakterleri ayrı ayrı çok sevdim ve aşırı samimi buldum. Yaşanan olayları, karşı konulamaz hisleri öyle güzel anlatmışlardı ki... Gözüm kapalı kefilim bu diziye, müthişti.
Hiç spoiler vermeyeceğim ama (VERDİ), müzikler enfesti! Ef-sa-ney-di! Kullanılan her şarkı sahneye o kadar uymuş ki, sanki o şarkı için çekilmiş sahneler gibiydi. Bayıldım! Bunları yazarken de o şarkılardan dinliyorum, güzel gidiyor...
En çok hangi karakteri sevdiğimi düşündüğümde cevabım, Eda oluyor. Kime gönlümü kaptırırdım diye düşündüğümde de sadece Sinan geliyor aklıma. Ama dizide Eda ve Sinan'ın aşk yaşaması imkansızdı ve dizideki aşklar baya iyiydi.
En sevmediğim oyuncu Tuba Ünsal'dı. Hiçbir şekilde Eda'nın gelecekteki hali olduğuna inanamadım. Eda'nın verdiği enerjinin yüzde biri bile yoktu. Bade İşçil'in ise Işık olduğunu direkt anladım. Işık'ın sakinliğini, duygusallığını çok net bir şekilde yakalamıştı Bade İşçil, bence.
Burcu-Kemal aşkı ise beni etkileyen, izlerken keyif veren diğer aşk hikayesiydi. Her kızın eminim ki "Burcu" dönemi olmuştur. Ama Kemal gibi gerçekten yürek çarptıracak aşkı her kız yaşamış mıdır, ondan emin değilim. Kalp çarptıran aşkı hepimizin yaşamasını dilerim, gerçekten.
Eda-Kerem aşkı, iki aykırı insanın bir araya gelince nasıl sakinleştiğini nasıl güzelleştiğini gösterdiği bir aşktı. Eda'nın gelgit halleri beni hiç rahatsız etmedi, aksine bence her kız aşkı yakalayınca "her şeyin fazla" olmasından korkar.
Işık-Sinan aşkı... Saf kız Işık, umutsuz ama güçlü durmaya çalışan Sinan birlikteliğiydi. Işık'ın Sinan'a olan aşkı Sinan'ın kalbini canlandırmış ve hayata döndürmüş gibiydi. Ne olursa olsun herkes, hayatının "Sinan" dönemini yaşamıştır. Acı ki böyle...
Ve canım Osman... Her an fındık yiyerek düşünmesi, arkadaşlarına ikram etmesi ve hep hazır bulundurması inanılmaz eğlenceliydi. Yalnız kalmasının sebebini bilmiyorum ama kendini ne kendine ne de seyirciye yalnız hissettirmedi. Bence Osman baya güzel hazırlanmış bir karakterdi.
Olaylar, mekanlar, karakterler, hikayeler, aşklar hepsi çok güzeldi. Neden koptuklarını, kopmak zorunda kaldıklarını aşırı merak ediyorum. Umarım cevaplar için çok fazla bekletmezler. Umarım o yalı yıkılmaz ve umarım kapının ardındakiler Sinan, Kerem ve Osman olur!
"Bir şansımız olmalı..."
"Seni düşünüyorum, iyi geliyor..."
Hoşçakalın...
xoxo